top of page

Kadın

Güncelleme tarihi: 14 Ağu 2020


Bölüm 1 Kadın olmak


Nedir kadın? Kadın denildiğinde ne hissediyorsunuz? Sadece bir kelime mi bizim için? Anne değil mi mesela, kız kardeş, sevgili, dert ortağı, başarı öyküleri, güzel bir koku, sabah uyandığındaki gülümseme sebebin, yorgunken dinlendiğin değil mi kadın? Özünde insandır ne de olsa. Tıpkı bizler gibi. İşte tam da bu yüzden kadını savunmayacağım, Çünkü o kendini savunabilir. Ama hafife alınmayacak bir durum var ki; vahşi, ötekileştirilmiş, dışlanmış ve yıkılamayan tabular. Şunu kabul etmeliyiz toplumun her bireyi eşit şartlara ve haklara sahiptir, yani en azından hukuken. Kabul edilmesi gereken bir başka ayrıntı bu eşitliği bozmasa da kadının narinliği ve nadirliğidir.



Bölüm 2 Farklılaştırma


Dil, ırk, renk, din, maddi ayrıştırmaları ve her türlü ötekileştirmeyi gördüğümüz dünyada cinsiyet ayrımına şaşırmamız çok normal karşılanmaz herhalde. Ama yine de kadına yapılan üstünlük ayrımcılığını da kabul etmek pek mantıksal değil. Hiçbir insanın bir başkasına şiddet uygulamasında (fiziksel ya da psikolojik) mantık aranmamalı. Burada güç kullanmayı anlamalı ve hazmetmeliyiz. Güçlü olmak fiziksel olarak algılansa da, iradeli olmak, sabırlı olmak, maddiyat sahibi olmak, bilgi sahibi olmak da güçtür. Ne olduğunu biraz anlasak da bunlara sahip olmak güçlü olmak için yeterli değildir. Sahip olunan bu yetiler örselemek, baskılamak, ezmek için harcandığında züppe, zorba, ukala, katil olunuyor. Söz konusu kimseler egosuna yenik düşecek kadar ilkel olduğundan, aynı yetiyle centilmen, cömert, alçak gönüllü, yardım sever olarak adlandırılamıyorlar. Yaşadığımız zaman dilimi bu ya da buna benzer bir fikir yapısını yaymakta henüz başarılı olamadı.



Bölüm 3 Yaşamak istiyorum


Hayattan koparılmak yalnızca öldürülmek ile olmaz. Arzularınıza göre hareket edememek, istediğinle olamamak, gece sokakta korku içinde yürümek, devasa tabular altında klişe kelimelerle yıkanmak; kocaman bir hücrede çok uzun bir ömür geçirmek gibi olmalı. Feminist bir yapıya sahip değilim, ancak şu var ki; fazladan özgürüm ve bu torpil anlamsız geliyor. Erkek olduğum için sokakta, okumakta, giyinmekte, evlenmekte ve boşanmakta, içmekte, ben hayatın her yerinde senden daha özgürüm kadın. Nokta ve çizgi. Benim özgürlüğüm çizdiğim çizgilerin içinde kaldığım sürece ikimiz için de anlamlı. Sana vuramam, sana bağıramam, seni rencide edemem, seni zayıf göremem, seni hapsedemem ve tonlarcası benim çizgimi kalınlaştırıyorken de hala özgürüm ve bu kez özgürüz, ikimizde.



Bölüm 4 Etki ve tepki


Sürekli olarak bir noktaya odaklandığımızda ister istemez keşfetmeye, çözümler üretmeye, sesimizi yükseltmeye, savunmaya başlıyoruz. Birlikte olduğum pek çok kadın ve kadın arkadaşım kendini birlikte olduğu erkeklerden ve toplumdaki diğerlerinden korumaya çalışıyor. Kısıtlanmamaya çalışarak, bazen üstün olduğunu vurgulayarak, sadece uzaklaşarak kısaca bir şekilde koruma altına alıyor kendini. İhtiyacı yokken bile. Tam da bu noktada destek olan, saygı duyan, elinden tutan, kırılan taraf erkek oluyor. Güzel sevip hata yaptığını düşünenler kalabalıkta omzunuzu çarptıklarınızdan daha fazla. Buradaki kısır döngü incinmekle başlıyor, kadın inciniyor ve isteyerek ya da istemeyerek kırıyor ve kırılan da bir başka kadını incitiyor.



Bölüm 5 Nereden buraya


Aslında nereden buraya geldiğimiz anlamak oldukça basit. Herhangi bir haber kanalını açtığınızda, sokakta, evde, sevgilinizden gördüklerinizden çok farklı değil yazdıklarım. Aslında kadını saf anlatmak isterken gözümüzün önündekilerin hep kadının örselenmesi, şiddet görmesi olduğunu yazmaya devam ettikçe bir kez daha gördüm. Deha önce de yazdığım gibi feminist değilim, basitçe hepimizi bir annenin doğurduğunu hatırlamalı ve kalabalığın arasına karışmalıyız. Annem "mutlu bir annenin mutlu çocukları olur" der ve bence mutlu çocukların doğru seçimleri olur.

Mutlu edin kadını ki çiçek açsın her sabah hayatınıza.






























29 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Ben kimim?

Yazı: Blog2 Post
bottom of page